yıkamak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- wash
Tom doesn't have to wash the car. Mary's already washed it.
- Tom arabayı yıkamak zorunda değil. Mary onu zaten yıkadı.
My job is to wash dishes.
- Benim işim bulaşık yıkamaktır.
- to wash; to bathe, Brit. bath; to lave; to launder
- launder
- bathe
- bath
- splash
- lave
- to wash; (film) to develop; (yara, vb.) to bathe
- to develop (film)
- flush
- clean down
- sluice
- scrub
- lustrate
- scour
- swill
- irrigate
- rocker
- elutriate
- outwash
- clean
I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
- Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- laver
- ablute
- yıkama
- washing
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Washing the car took longer than we expected.
- Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.
- yıkama
- wash
Can you help me wash these dishes?
- Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
She breaks a dish every time she washes dishes.
- O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
- elini yüzünü yıkamak
- wash one's hands and face
- yıkama
- leach
- yıkama
- (Tıp) irrigation
- yıkama
- (Biyokimya) elution
- yıka
- {f} washing
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Washing the car took longer than we expected.
- Arabayı yıkamak beklediğimizden daha uzun zaman aldı.
- yıka
- lave
- yıka
- {f} washed
Everybody washed in the kitchen.
- Herkes mutfakta yıkandı.
He got his car washed at the filling station.
- O, dolum istasyonunda arabasını yıkattı.
- yıka
- {f} wash
One hand washes the other.
- Bir el diğerini yıkar.
Can you help me wash these dishes?
- Bu bulaşıkları yıkamama yardımcı olabilir misin?
- yıkama
- lavation
- araba yıkamak
- car wash
- bulaşık yıkamak
- Do the dishes
- elleri yıkamak
- washing hands
- yüzünü yıkamak
- face wash
- yıkama
- washing up
If you haven't the energy to do the washing up, get a dishwasher.
- Eğer bulaşık yıkamak için gücün yoksa, bir bulaşık makinesi al.
I hate doing the washing up, even more than cleaning the toilet.
- Bulaşık yıkamaktan nefret ederim, hatta tuvalet temizlemekten daha çok.
- antiseptik suyla yıkamak
- douche
- beyin yıkamak
- to brainwash
- beyin yıkamak
- brainwash
- beynini yıkamak
- indoctrinate
- bol su ile yıkamak
- sluicing
- bol su ile yıkamak
- wash down
- bol suyla yıkamak
- scour
- bol suyla yıkamak
- swill out
- bol suyla yıkamak
- sluice
- bol suyla yıkamak
- swill
- bulaşık yıkamak
- to wash up, to do the washing-up, to do the dishes
- bulaşık yıkamak
- do the washing
- bulaşık yıkamak
- wash up dishes
- bulaşık yıkamak
- wash dishes
- bulaşıkları yıkamak
- do the dishes
- bulaşıkları yıkamak
- wash up the dishes
- bulaşıkları yıkamak
- wash the dishes
- elini yüzünü yıkamak
- wash
- elini yüzünü yıkamak
- to wash one's hands and face, to wash up
- elle yıkamak
- launder by hand
- elle yıkamak
- wash by hand
- hortumla yıkamak
- hose down
- kanı kanla yıkamak
- to exact blood revenge
- kaynar su ile yıkamak
- scald out
- köpükle yıkamak
- shampoo
- küp yıkamak
- slang to paint the town red, live it up
- küp yıkamak
- to live it up
- tazyikli su ile yıkamak
- wash down
- yıkama
- lustration
- yıkama
- (Tekstil) ablution
- çamaşır yıkamak
- to wash the clothes, to do the washing
- çamaşır yıkamak
- to wash clothes, do the laundry, do the wash
- çamaşır yıkamak
- launder
- çamaşır yıkamak
- do the laundry
- çamaşır yıkamak
- wash the clothes
- çamaşırları yıkamak
- wash the clothes
- çamaşırları yıkamak
- do the laundry
- şampuanla yıkamak
- shampoo
- şampuanla yıkamak
- to shampoo
- şırınga ile yıkamak
- (kulak) syringe