This car is a pile of rubbish.
- Bu otomobil bir çöp yığını.
The bags were piled up behind him.
- Çantalar onun arkasında yığıldı.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
Get rid of that heap of old newspapers.
- O eski gazete yığınından kurtulun.
He must have stacked them up against the wall.
- Onları duvarın dibine yığmış olmalı.
Tom stacked the boxes up against the wall.
- Tom kutuları duvarın önüne yığdı.