She gave her guests a hearty reception.
- O konuklarını yürekten ağırladı.
They admire her deeply.
- Onlar ona yürekten hayrandır.
Tom stared deep into her eyes.
- Tom onun gözlerinin içine yürekten baktı.
Please accept our heartfelt apologies.
- Lütfen yürekten özürlerimizi kabul edin.
I owe you a sincere apology.
- Sana yürekten bir özür borçluyum.