yürümeye

listen to the pronunciation of yürümeye
Türkçe - İngilizce
marching in
yürümeye başlayan çocuk
toddler

The toddler wobbled when he first stood up. - Yürümeye başlayan çocuk ilk ayağa kalktığında yalpaladı.

yürümeye uygun
gressorial
yürü
{f} walk

She was so tired that she couldn't walk. - Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

We've walked all around the lake. - Biz gölün etrafında yürüdük.

yürü
{f} walking

Walking is good exercise. - Yürümek iyi egzersizdir.

Walking from the station to the house takes only five minutes. - İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
yürü
saunter
yürümeye