The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
- Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
Fees are about to go up.
- Ücretler yükselmek üzere.
Prices are about to go up again.
- Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.
I deserve that raise.
- O yükselmeyi hak ediyorum.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
The yen rose to the dollar.
- Yen dolar karşısında yükseldi.
The unemployment rate went up to 5% because of the recession.
- İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.
The balloon went up in the sky.
- Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.
The world's population tends to increase.
- Dünya nüfusu yükselme eğilimindedir.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
- Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
Prices continued to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam etti.
How will we feed everyone if the world's population keeps rising?
- Dünya nüfusu yükselmeye devam ederse herkesi nasıl besleyeceğiz?
The costs kept rising.
- Maliyetler yükselmeye devam etti.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
Prices continued to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam etti.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
The average temperature has gone up.
- Ortalama sıcaklık yükseldi.
Why have coffee prices gone up?
- Kahve fiyatları neden yükseldi?
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
The exchange rate for the yen against the dollar has risen.
- Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.
The rising sun seen from the top was beautiful.
- Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
- Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.
Prices will continue to go up.
- Fiyatlar yükselmeye devam edecek.