Officials are not allowed to use the words climate change or sea-level rise in Florida.
- Florida'da memurların iklim değişikliği ya da deniz seviyesi yükselişi kelimelerini kullanmalarına izin verilmiyor.
Vandalism is on the rise.
- Vandalizm yükselişte.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
We were surprised by a sudden increase in imports.
- İthalatın ani yükselişine şaşırdık.
Nowadays, the majority of European countries is ruled by social democrats, but there is a noticeable increase of right-wing extremism.
- Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var.
The yen rose to the dollar.
- Yen dolar karşısında yükseldi.
All sorts of rumors rose about her past.
- Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
The rocket went up smoothly.
- Roket sorunsuzca yükseldi.
The unemployment rate went up to 5% because of the recession.
- İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.
Prices are still on the rise.
- Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.
The cost of living has risen.
- Yaşamanın maliyeti yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
My grades at school have gone up.
- Okulda notlarım yükseldi.
The average temperature has gone up.
- Ortalama sıcaklık yükseldi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
The exchange rate for the yen against the dollar has risen.
- Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
It is certain that the price of gold will go up.
- Altın fiyatının yükseleceği kesin.
Prices will continue to go up.
- Fiyatlar yükselmeye devam edecek.