The balloon went up slowly.
- Balon yavaşça yükseldi.
The unemployment rate went up to 5% because of the recession.
- İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
All sorts of rumors rose about her past.
- Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
The balloon went up in the sky.
- Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.
The unemployment rate went up to 5% because of the recession.
- İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
- Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
Prices continued to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam etti.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
My grades at school have gone up.
- Okulda notlarım yükseldi.
The cost of living has gone up.
- Yaşamanın maliyeti yükseldi.
The exchange rate for the yen against the dollar has risen.
- Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
The rising sun seen from the top was beautiful.
- Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
The sun is rising now.
- Güneş şimdi yükseliyor.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
There's no guarantee that the stock will go up.
- Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.
Prices are about to go up again.
- Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.