We must examine the various aspects.
- Çeşitli yönleri incelemeliyiz.
We studied Greek culture from various aspects.
- Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
- Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
- İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
I'd love to be able to change my sexual orientation.
- Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
That person is elected by the majority party caucus.
- O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
I heard Tom's side of the story.
- Tom'un hikaye yönünü duydum.
Always look on the bright side of life.
- Hayata her zaman olumlu yönden bak.
You are wrong in some respects.
- Bazı yönlerden hatalısın.
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
Tom has no sense of direction.
- Tom'un yön duyusu yok.