I don't know exactly where Kyoko lives, but it's in the direction of Sannomiya.
- Ben tam olarak Kyoko'nun nerede yaşadığını bilmiyorum, ama Sannomiya yönünde.
I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
- Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim.
Imagination affects every aspect of our lives.
- Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.
I love every aspect of the game.
- Oyunun her yönünü seviyorum.
We must examine the various aspects.
- Çeşitli yönleri incelemeliyiz.
Imagination affects every aspect of our lives.
- Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
We thought we would write out the directions, in case you got lost.
- Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
He asked me which way to go.
- Bana hangi yöne gideceğini sordu.
Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I'd love to be able to change my sexual orientation.
- Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.
By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
- Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
I heard Tom's side of the story.
- Tom'un hikaye yönünü duydum.
The exit is on the right side of the direction of travel.
- Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.
You are wrong in some respects.
- Bazı yönlerden hatalısın.
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
He has no sense of direction.
- Onun yön duygusu yoktur.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.