That means one of them will have to go. But which one?
- Yani onlardan biri gitmek zorunda. Ama hangi biri?
Tom and Mary have about 20 children, but they're not quite sure of the exact number.
- Tom ve Mary'nin yaklaşık 20 tane çocukları var, yani onlar kesin sayısı konusunda tam olarak emin değiller.
Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything.
- Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.
So what's wrong with my idea?
- Yani benim fikrimin nesi var?
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Money and I are strangers; in other words, I am poor.
- Para ve ben birbirimize yabancıyız, yani, ben fakirim.
My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
- Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.