Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz.
- I'm afraid you have dialed a wrong number.
Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.
- I wrote the wrong address on the envelope.
Aslında o haksızlıktan dolayı suçlu muydu?
- Was he, in fact, guilty of wrongdoing?
Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.
- It's wrong to trick people like that.
Yanlış yola girmiş olmalıyız.
- We must've taken the wrong road.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
- There's no right or wrong way to grieve.
Onun boynunu koparmak istiyorum.
- I'd like to wring her neck.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- He accused us of wronging him.
Beklenenin tersine sen hatalıydın.
- You were wrong after all.
Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.
- It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.
Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.
- I'd like to wring Tom's neck.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
- It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck.
Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.
- I'd like to wring Tom's neck.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
- Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
- There's nothing physically wrong with him.