Tom değerli bir rakip.
- Tom is a worthy opponent.
Değerli bir öğrenci olabileceğimi umuyorum.
- I hope I can be a worthy student.
Kodaman Homer'in bile bazen başı öne eğilir.
- Even the worthy Homer sometimes nods.
Onun davranışı takdire şayandır.
- His behavior is worthy of respect.
Layık olduğunu düşündüğümüz kimseyi seçeceğiz.
- We will elect whoever we believe is worthy.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Bu kitap dikkate değer.
- This book is worthy of attention.
Onun gösterisi övgüye değerdi.
- His performance was worthy of praise.
Bu kitap dikkate değer.
- This book is worthy of attention.
Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
- There was nothing worthy of remark at the fair.