En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
Geçen yaz oldukça soğuktu, ve pirinç ekini on yıl içinde en kötüydü.
- It was exceptionally cold last summer, and the rice crop was the worst in 10 years.
Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.
- Let's consider the worst that could happen.
Bu olabilecek en kötü şey değil.
- That's not the worst thing that could happen.
Bize en kötü şekilde ihanet edenler her zaman bizim için gözde olanlardır.
- Those who betray us in the worst way are always those who are dearest to us.
En kötü durum senaryosunda elimizden geldiği kadar mutlu görünmek zorunda kalacağız.
- In the worst case scenario we'll just have to look as happy as we can.
Eğer en kötü durum senaryosu için hazır mısınız?
- Are you ready for the worst-case scenario?
En kötüsü için hazır olmalıyız.
- We need to prepare for the worst.
En kötüsü için hazır olmalısınız.
- You should be ready for the worst.
That's the worst news I've had all day.
The worst storm we had last winter knocked down our power lines.
I'm feeling really ill - the worst I've felt all week.
I think putting oil on a burn is the worst thing you can do.
None of these photographs of me are good, but this one is definitely the worst.