Tom, Fransızcayı İngilizceden daha kötü konuşur.
- Tom speaks French worse than English.
Derhal doktoru çağır, yoksa hasta daha kötü olacak.
- Send for the doctor at once, or the patient will get worse.
Daha da kötüsü kar yağmaya başladı.
- To make matters worse, it began to snow.
Daha da kötüsü, kar yağmaya başladı.
- To make matters worse, it began snowing.
Rüzgar şiddetli esiyordu ve daha da kötüsü, yağmur yağmaya başladı.
- The wind was blowing violently, and to make matters worse, it began raining.
Tom, Fransızcayı İngilizceden daha kötü konuşur.
- Tom speaks French worse than English.
Her şeyin daha beteri de vardır.
- It could always be worse.
Sen Tom'dan daha kötüsün.
- You're worse than Tom.
Sen ondan daha kötüsün.
- You're worse than him.
Her şeyin daha beteri de vardır.
- It could always be worse.
Bundan daha beter olabilir mi bilemiyorum!
- I don't know if it could get any worse than this!
Tom'un başı düşündüğümden daha çok dertte.
- Tom is in worse trouble than I thought.
Hayatta ölümden daha kötü şeyler var. Siz hiç bir akşamı bir sigorta satıcısıyla geçirdiniz mi?
- There are worse things in life than death. Have you ever spent an evening with an insurance salesman?
Yalnız olmaktan daha kötü şeyler var.
- There are worse things than being alone.
Tom bundan çok daha kötü durumdaydı.
- Tom has been in far worse situations than this.
Tom, John'dan daha kötü durumda.
- Tom is in worse shape than John.
She was very ill last week but this week she’s worse.
Her leg is infected. Still worse, she's developing a fever.
His mood took a turn for the worse.
He drives worse than anyone I know.
Your exam results are worse than before.