worn} teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- worn
- {s} eskimiş
- worn out
- bitap
- worn out
- bitkin
Tom tamamen bitkindi.
- Tom was all worn out.
Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.
- Tom worked all day and was completely worn out.
- worn
- yıpranmış
Onun elbiseleri yıpranmış.
- His clothes are worn out.
Ayakkabılar yıpranmış.
- The shoes are worn out.
- worn
- aşınmış
Deri ceket dirsekten aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbow.
Deri ceketin dirsekleri aşınmış.
- The leather jacket has worn out at the elbows.
- worn
- {f} giy
Onun yeni bir şapka giydiğini fark ettim.
- I noticed that she had worn a new hat.
Bir ay boyunca aynı şapkayı giydi.
- She has worn the same hat for a month.
- worn
- yalama olmak
- worn
- giyilmiş
- worn
- yalama
- worn away
- aşınmak
- worn out
- aşınmak
- worn out
- haşat
- worn out
- dökük
- worn to a frazzle
- çok yorgun
- worn
- {s} bayat (espri)
- worn
- f., bak. wear. s
- worn a seat belt
- emniyet kemeri bağla
- worn away
- aşındır
- worn down
- aşındır
- worn off
- zamanla yok ol
- worn out
- kullanarak eskit
- worn well
- iyi dayan
- worn
- yorgun, yorulmuş
- worn down
- asindir
- worn esp
- yıpranmış esp
- worn on
- takılan
- worn out clothes
- kıyafetler eskimiş
- worn out type
- tıp yıpranmış
- worn-
- aşınmış-
- worn
- {s} bitap
- worn
- {s} bitkin
Tom tamamen bitkindi.
- Tom was all worn out.
Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.
- Tom worked all day and was completely worn out.
- worn
- {s} çok giyilmiş
- worn
- wear aç/yıprat/taşı/giy
- worn
- {s} köhne
- worn
- {s} yorgun
Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- I found him worn out, old, and tired.
O, eve vardığında yorgundu.
- He was worn out when he got home.
- worn ball joints greatly
- aşınmış-bozulmuş rotil
- worn brake linings
- aşınmış fren balatası
- worn coin
- (Ticaret) aşınmış madeni para
- worn king pin bearings
- aks başı rulmanı
- worn off
- zamanla yok olan
- worn out
- işi bitmiş
- worn out
- yorgun
O, eve vardığında yorgundu.
- He was worn out when he got home.
Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- I found him worn out, old, and tired.
- worn out
- eskimiş
- worn out
- yıpranmış
Onun elbiseleri yıpranmış.
- His clothes are worn out.
Ayakkabılar yıpranmış.
- The shoes are worn out.
- worn out
- eski püskü
- worn out
- bayat (espri)
- worn screw
- yalama vida
- worn screw
- boşa denen vida
- worn screw
- yalama olmuş vida
- worn to a frazzle
- yorgun
- worn to a frazzle
- bitkin
- worn#away
- asindir
- worn#down
- asindir
- to be worn out
- aşınmak
- be worn to a shadow
- kan ter içinde kalmak
- well worn
- iyi giyilmiş
- be worn to a skeleton
- iskelet için giyilir
- be worn to the bone
- ayaklarına kara sular inmek
- handkerchief worn around the neck
- mendilini boynuna takılan
- heel is worn down
- topuk aşağı giyilen
- one worn on a shoe
- tek bir ayakkabı üzerinde taşınırken
- ragged, tattered, torn, worn
- Yırtık pırtık, yırtık, yıpranmış yırtık pırtık
- ragged, tattered, worn
- Yırtık, yıpranmış yırtık pırtık
- to be worn
- giyilmelidir
- veil worn by muslim women
- Müslüman kadınlar tarafından giyilen peçe
- wave worn
- dalgalarla aşınmış
- wind-worn
- rüzgardan aşınmış
- age worn
- eli ayağı tutmayan
- weather worn
- yanık (cilt)
- weather worn
- sertleşmiş
- weather worn
- fırtına yemiş
- weather worn
- kötü havadan etkilenmiş
- well worn
- basmakalıp
- well worn
- eskimiş
- well worn
- klişeleşmiş
- well worn
- paralanmış