O bir inanç insanıdır.
- He is a man of faith.
Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.
- They lost faith in the existing system.
Çeviri bir kadın gibidir. Güzelse güvenilir değildir. Güvenilirse kesinlikle güzel değildir.
- Translation is like a woman. If it is beautiful, it is not faithful. If it is faithful, it is most certainly not beautiful.
İnsanlar bankalara güvenini kaybettiler.
- People lost faith in banks.
İman olmayan bir kişi ürkütücüdür.
- A person without faith is frightening.
Hristiyan inancında, imanlıların inancına göre, tek bir tanrının vardır ve İsa tanrının oğludur.
- In the Christian faith, followers believe that there is only one God, and Jesus Christ is the Son of God.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
- Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
Tom kesinlikle Mary'nin sadık olduğuna inanıyor.
- Tom certainly believes Mary is faithful.
Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
- Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
Dinsel inancımı yitirdim.
- I've lost my religious faith.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.