Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Tom, Mary'nin fikrini niçin değiştirdiğini merak etmekten kendini alamıyor.
- Tom can't help wondering why Mary changed her mind.
Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
- The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
- Have you seen such a wonderful movie before?
Harika hediye için teşekkürler.
- Thank you for the wonderful gift.
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
- We all wondered why she had dumped such a nice man.
Sam'in nerede olduğunu ve ne yaptığını merak etti.
- She wondered where Sam was and what he was doing.
Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.
- The appliance is wonderfully simple to operate.
Linux Deepin başka bir mükemmel Linux dağıtımıdır.
- Linux Deepin is another wonderful Linux distribution.
Onların hâlâ uyanık olması şaşılacak şey.
- It's a wonder they're still awake.
Düğünümüzde söyleyebilsen şahane oldurdu.
- It would be wonderful if you could sing at our wedding.
Onun hâlâ hayatta olması bir mucize.
- It's a wonder that she's still alive.
Hapiste olmaman bir mucize.
- It's a wonder you're not in jail.
Sadece bir şaşkınlık şimdi bize yardımcı olabilir.
- Only a wonder can help us now.
O şaşkınlıkla etrafına bakındı.
- She looked around in wonder.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
O kızın kim olduğunu merak ediyorum.
- I wonder who that girl is.
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
- Tom wonders if it's true.
Alaaddin sihirli bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
Alaaddin harika bir lamba buldu.
- Aladin found a wonderful lamp.
O bana en harikulade hediyeyi verdi.
- He gave me the most wonderful present.
The idea was so crazy that it is a wonder that anyone went along with it.
Miss Paynter had a little wonder as to whether the man, as she called Mr. Lacy in her own mind, had ever been admitted to this room. She thought not.
He's a wonder at cooking.
He is massively corrupt. It is wonderful how the man's popularity survives.
They served a wonderful six-course meal.
Too much of a good thing is wonderful!
- Too much of a good thing is wonderful.
What a wonderful family.
- What a wonderful family!