İlk ödülünü sergide kazandı.
- She won first prize in the exhibition.
2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.
- The Netherlands have won the 2010 World Cup.
Amerikalı generaller kolay bir zafer kazanabileceklerine inanıyorlardı.
- American generals believed they could win an easy victory.
İngiliz kuvvetleri bu sırada zaferler kazanıyorlardı.
- British forces at this time were winning victories.
Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
- They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.
Tom galibiyet golünü attı.
- Tom scored the winning goal.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.
- They celebrated his success by opening a bottle of wine.
Her zaman başarılı olamazsın.
- You win some, you lose some.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
- Is there any possibility that he'll win the election?
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Kazanmak önemli olan tek şey değildir.
- Winning isn't the only thing that matters.
Yeni başlayanlar için rüzgar sörfünün keyfini çıkarmak zordur.
- It is difficult for beginners to enjoy windsurfing.
Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim.
- I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.
I'm sure Tom won't want anything to eat.
- I'm sure Tom won't want anything to eat.
Tom isn't going to want to do that.
- Tom won't want to do that.
Sam won't be doing any work this afternoon.
We're still safe. They won't've seen us yet.
If we have to wear sweaters and turn down our thermostat, the terrorists will have won.
The success of the economic policies should win Mr. Smith the next elections.
Who would win in a fight between an octopus and a dolphin?.
And yf ye wynne vs in bataille the lady shal haue her landes ageyne .
The company hopes to win an order from the government worth over 5 million dollars.
... won the toss, and you elected to go last. ...
... And so if we don't do anything, Social Security won't go broke, ...