İnkâr etmek yararsız olacaktı.
- Denial would have been useless.
Onu kullanmadığın sürece özgürlük yararsızdır.
- Freedom is useless unless you use it.
Havlu oldukça işe yaramazdı.
- The towel was quite useless.
İşe yaramaz şeyi atın.
- Leave out anything that is useless.
Böyle faydasız kitapları okumamalısın.
- You shouldn't read such useless books.
Onunla konuşmak faydasız.
- It is useless to talk to him.
Neden okulda çok fazla kullanışsız şey öğreniyoruz?
- Why do we learn so much useless stuff in school?
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Nothing in nature is useless.
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
- Nature does nothing uselessly.