O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Askerler isyanı kolayca bastırdı.
- The troops easily put down the rebellion.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
- This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
- You can easily identify Tom because he is very tall.