O, soğuk algınlığına kolayca yakalanır.
- She catches colds easily.
Askerler isyanı kolayca bastırdı.
- The troops easily put down the rebellion.
Yarına kadar rahatça bekleyebilirim.
- I can easily wait till tomorrow.
Onlar kolaylıkla parçalamadı.
- They did not break apart easily.
O, evini kolaylıkla bulabildi.
- He could find her house easily.