Sanırım o kesinlikle yapacağım şeydir.
- I think that's exactly what I'd do.
Onu Tom'a kesinlikle söyleyemem.
- I can't exactly tell Tom that.
Henüz kesin olarak bilmiyorum.
- I don't know exactly yet.
Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.
- I know exactly when that happened.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
Onun söylediğini aynen tekrarladım.
- I repeated exactly what he had said.
Yapmakta olduğum aynen budur.
- That's exactly what I was doing.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- The plane arrived exactly at nine.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not exactly right.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Sen ve Tom tamamen aynısınız.
- You and Tom are exactly the same.
The edge is not exactly straight.