Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
- She left without saying even a single word.
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Ben fiziği seviyorum ve matematiği daha da çok seviyorum.
- I like physics, and I like mathematics even more.
Şimdi sizi daha da çok seviyorum arkadaşlar!
- Now I love you guys even more!
Hatta babama karşı onu destekledim.
- I supported her even against my father.
Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.
- About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom'u tamamıyla hatırlıyor musun?
- Do you even remember Tom?
Neredeyse Tom'u hatırlamıyorum.
- I barely even remember Tom.
Seni neredeyse hiç tanımıyorum.
- I hardly even know you.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tom'un neye benzediğini dahi hatırlamıyorum.
- I don't even remember what Tom looked like.