O günü açık bir biçimde hatırlıyorum.
- I remember that day clearly.
Düşünceni daha açık bir biçimde açıkla!
- Explain your idea more clearly.
Şirkette açıkça konuşmalısın.
- You must speak clearly in company.
Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
- Can you clearly define this word?
Hâlâ apaçık hatırlıyorum. Yedi ya da sekiz yıl önceydi. Tam olarak nerede? Sen de orada mıydın?
- I still clearly remember. It was seven or eight years ago. Where exactly? Were you also there?
Şüphesiz, o, biyoteknoloji hakkında çok şey biliyor.
- Clearly, she knows a lot about biotechnology.
Wilson kazanmak için şüphesiz en iyi şansa sahipti.
- Wilson clearly had the best chance to win.
Lütfen daha anlaşılır biçimde konuşun.
- Please speak more clearly.
O, geçerli Fransızca konuşuyor ama o anlaşılır biçimde Almancada daha akıcı.
- He speaks passable French, but he is clearly more fluent in German.
'Clearly, the judge erred in his opinion.''.