John hariç, onların hepsi geldi.
- Except for John, they all arrived.
Tom hariç, bütün aile sessizce TV izliyordu.
- Except for Tom, the family was all watching TV in silence.
Bazı değişiklikler hariç olmak üzere, proje onaylandı.
- Except for some modifications, the project was approved.
Baş ağrım olmasaydı giderdim.
- I would go except for my headache.
Fırtına olmasaydı daha erken varırdım.
- Except for the storm, I would have arrived earlier.