with it

listen to the pronunciation of with it
İngilizce - Türkçe
moda
canlı
uyanık
zamane
argo çok moda
with me
yanımda

Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım. - I take an umbrella with me when I go out.

Yanımda neredeyse hiç param yok. - I have hardly any money with me.

with me
benimle birlikte
with me
benle
with me
benimle beraber
with me
benim açımdan
with that
bunun üzerine

Bunun üzerine Tom'a yardım edemeyiz. - We can't help Tom with that.

with this
hal böyleyken
with this
hal böyle iken
with this
hemen ardından
with this
bu durum karşısında
with us
bizle
with us
bizimle

Sen bizimle Beyaz Saray'a kadar gelecek yeni köpek yavrusu kazandın. - And you have earned the new puppy that's coming with us … to the White House.

Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum. - In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.

with us
bizimle beraber
with us
bizimle birlikte
with you
sizle
with you
sizinle birlikte
with you
seninle beraber
with you
sizinle beraber
with you
senle
with you
seninle birlikte
with you
seninle

Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım. - I've quit using French with you.

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum. - I like living with you.

with him
onunla

Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir. - His daughter is eager to go with him anywhere.

Onunla sinemaya gitmeye çekindim. - I hesitated to go to the movie with him.

with me
benimle

Mağazaya benimle gelecek misin? - Will you come with me to the store?

Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin? - Would you like to have dinner with me tonight?

with them
onlarla
with you
sizinle

Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim. - I agree with you to a degree.

Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim. - In that respect, I agree with you completely.

with her
onu
with his
ile yaptığı
be with it
{k} çağın hiç gerisinde kalmamak; çağı yakalamak
be with it
(deyim) neyin ne olduğunu bilmek
with that
onu söyledikten sonra; onu yaptıktan sonra
with this
bununla

Tom bununla birlikte uzaklaşmayacaktır. - Tom won't get away with this.

Bununla ilgili bir sorun görmüyorum. - I don't see a problem with this.

İngilizce - İngilizce
Attentive

Jack is sick today and doesn't really seem with it.

Aware of current trends and fashions
If someone is not with it, they do not feel alert and therefore fail to understand things. She wasn't really with it. She hadn't taken in the practical consequences
If you say that someone is with it, you mean that they are fashionable or know about new things, especially in culture
up-to-date on current fashion and trends
With this
herewith
with that
therewith
with-it
in accord with the most fashionable ideas or style; "wears only the latest style"; "the last thing in swimwear"; "knows the newest dances"; "cutting-edge technology"; "a with-it boutique"
with-it
fashionable and modern in the way that you dress, think etc = trendy with it with
with-it
having the shrewd resourcefulness needed to survive in an urban environment
with it