Benim karaciğerim ağır biçimde hasar görmüştür.
- My liver is heavily damaged.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Tom Mary ile tanışmadan önce, çok içerdi.
- Before Tom met Mary, he drank heavily.
Çok yağmur yağdı ve dolayısıyla beyzbol maçı iptal edildi.
- It rained heavily, and consequently the baseball game was called off.
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
- Bill hates that his father smokes heavily.
Aşırı derecede yağmur yağıyor.
- It is raining heavily.
Ağır şekilde sakinleşmiştim.
- I was heavily sedated.
Bina yangında ağır şekilde hasar gördü.
- The building was heavily damaged by fire.
Ne kadar şiddetle kar yağarsa yağsın gitmek zorundayım.
- No matter how heavily it snows, I have to leave.
Eğer çok şiddetle yağmur yağmasaydı oyun iptal edilmezdi.
- The game would not have been called off if it hadn't rained so heavily.
heavily burdened.