Lütfen bir dolmakalem ile yaz.
- Please write with a pen.
Batman, Robin ile arkadaştır.
- Batman is friends with Robin.
Bu işi bitirir bitirmez seninle birlikte olacağım.
- I'll be with you as soon as I finish this job.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Tom'la beraber kalıyorum.
- I'm sticking with Tom.
Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
- We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
- Unfortunately she only had five dollars with her.
O her gün şemsiyesini yanında taşır.
- He carries his umbrella about with him every day.
Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu.
- She sat next him with her eyes closed.
Yanına bir şemsiye almadı.
- He didn't take an umbrella with him.
Kedi canlı bir fare ile oynuyordu.
- The cat was playing with a live mouse.
Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
Leyla, Sami ile beraber uyuşturucu kullanıyordu.
- Layla was doing drugs with Sami.
Boston'a Mary ile beraber giden kişi Tom'dur.
- Tom is the one who went to Boston with Mary.
Tom, Mary ile e-posta vasıtasıyla bağlantı kurabilir.
- Tom can get in touch with Mary by email.
O, onu benim yardımım vasıtasıyla yapıyor.
- He is doing it with my help.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
O, soğuk algınlığı yüzünden yatakta.
- She is in bed with a cold.
O işle, o ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
- He earns over 500 dollars a month with that job.
Kazağı üzerinde uyuyakaldı.
- She fell asleep with her sweater on.
Maria yatalaktı. Dışarıdaki dünyayla tek irtibatı televizyon yayınları aracılığıyla oluyordu.
- Maria was bedridden. The only contact she had with the outside world was via the TV broadcasts.
Her şey onun aracılığıyla var oldu ve var olan hiçbir şey onsuz olmadı.
- All things were made by him; and without him was not any thing made that was made.
Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
- Do you have anything to say with regard to this matter?
Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Yardımın sayesinde başarabildim.
- With your help, I could succeed.
Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin.
- With your talent, you should be able to make a lot of money.
Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı.
- Tom came down with a cold.
Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı ve okula gidemedi.
- Tom came down with a cold and couldn't go to school.
O bir saat içinde geri dönecektir.
- She will return within an hour.
O bir hafta içinde geri dönecek.
- She will be back within a week.
İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
- People should be honest with one another.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
Bu konu ile ilgili olarak söyleyeceğin bir şey var mı?
- Do you have anything to say with regard to this matter?
Bu cümleler zamana göre farklı.
- These sentences only differ with respect to tense.
Bu belgeler konusunda, sanırım en iyi şey onları yok etmektir.
- With respect to these documents, I think the best thing is to destroy them.
Ben dışarıya giderken yanımda bir şemsiye alırım.
- I take an umbrella with me when I go out.
Yanımda neredeyse hiç param yok.
- I have almost no money with me.
Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.
- I can't agree with you with regard to the new plan.
Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.
- Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
Şimdi üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.
- You're sad now but, with time, you'll get over it.
Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
- Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I have nothing to say with regard to that problem.
Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.
- With regard to the problem, they have another opinion.
Bizimle gelmek ister misiniz?
- Do you want to come with us?
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Seninle Fransızca kullanmayı bıraktım.
- I've quit using French with you.
Seninle seyahat etmek istiyorum.
- I want to travel with you.
Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
- As long as you are with him, you can't be happy.
Onunla sinemaya gitmeye çekindim.
- I hesitated to go to the movie with him.
Benimle dans etmek ister misin?
- Would you like to dance with me?
Kulübün bütün üyeleri benimle anlaştılar.
- All the members of the club agreed with me.
Noeli kiminle geçiriyorsun?
- With whom are you spending Christmas?
Merhaba! Kiminle konuşuyorum? Beni tanımıyor musun? Ben, Aldo!
- Hello! With whom am I speaking? You don't recognize me? It's me, Aldo!
Herkes sizinle aynı fikirde.
- Everybody agrees with you.
Bu bağlamda, ben tamamen sizinle aynı fikirdeyim.
- In that respect, I agree with you completely.
Bu basit ama sevgiyle yapılmış.
- It's simple, but made with love.
Biz oraya bir araba yardımı ile gidebiliriz.
- We can go there with the help of a car.
Er ya da geç her anne-baba çocukları ile kuşlar ve arılar hakkında bir konuşma yapmak zorundadır.
- Sooner or later, every parent has to have a talk with their children about the birds and the bees.
Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.
- With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company.
Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.
- With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
Bununla bir sorunun var mı?
- Do you have a problem with this?
Bununla ilgili bir sorun görmüyorum.
- I don't see a problem with this.
We are with you all the way.
And keep each other company in spite, / As rivals in your common mistress, fame, / And with faint praises one another damn;.
I am fain to dine and sup with water and bran.
Many hatchets, knives, & pieces of iron, & brass, we see, which they reported to have from the Sasquesahanocks a mighty people, and mortal enemies with the Massawomecks.
You're either with us or you're against us.
- You are either with us, or against us.
You are either with us, or against us.
- You're either with us or against us.
She owns a motorcycle with a sidecar.
He went with his friends.
With her they flourish'd, and with her they die.
He was sick and lame of the scurvy, so as he could but lie in the cabin-door, and give direction, and, it should seem, was badly assisted either with mate or mariners.
In Ankara, I made clear that America is not – and never will be – at war with Islam. We will, however, relentlessly confront violent extremists who pose a grave threat to our security.
- In Ankara, I made clear that the United States is not – and never will be – at war with Islam. We will, however, relentlessly confront violent extremists who pose a grave threat to our security.
Happy is the man who is contented with his lot.
- Happy is the man who is content with his lot.
Jack is sick today and doesn't really seem with it.
With respect, boss, I don't think it is possible to get it done by then, no matter how hard we work.