Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.
- To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth.
Genişlik temel boyutlardan biridir.
- Width is one of the basic dimensions.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Columbus Amerika'yı keşfettiği zaman, bizon ( Amerikan mandası ) geniş bir alanda yaşıyordu.
- When Columbus discovered America, bison (American buffalo) inhabited a wide-ranging area.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
Benim hobilerim sadece geniş kapsamlı değil fakat aynı zamanda faydalı da.
- My hobbies are not only wide-ranging but also useful.
Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.
- The earthquake caused widespread damage.
Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı.
- Tom remained wide awake the whole night.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Bu yolun genişliği nedir?
- What's the width of this road?
Yol on fit genişliğinde.
- The road is ten feet in width.
Sizin tahmin hedeften uzak.
- You're wide of the mark.
The inquiry had a wide remit.
He was wide awake.
The arrow fell wide of the mark.
He travelled far and wide.