while.

listen to the pronunciation of while.
İngilizce - Türkçe
sırasında

Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu. - While on the camping trip, Tom got dysentery.

İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi. - While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.

iken

Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur. - One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.

Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi. - He developed his English skill while he was in America.

although
rağmen

Genç olmasına rağmen gri sakalı var. - Although he's young, he has a grey beard.

Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir. - Although he is young, he is very careful.

while
olduğu halde
although
olduğu halde
while
irken
while
karşın

Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum. - While I understand what you are saying, I cannot do accordingly.

Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir. - While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.

while
oysa
while
halbuki
while
rağmen

İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır. - While he likes English, he is weak in mathematics.

while
aynı zamanda
although
bağ. -diği halde, ise de, olmakla beraber: Although he's old he's a good dancer. Yaşlı olduğu halde iyi dans eder. Although I tried hard it
although
ise de
while
conj. iken
while
(bağlaç) iken, olduğu halde, irken, sırasında, karşın, rağmen, oysa, halbuki
while
ıf.iken: prep.sırasında
while
zaman

Müzik dinlediğim zaman sık sık çalışırım. - I often study while listening to music.

O her zaman sigara içmeye devam etti. - He kept smoking all the while.

although
gerçi
although
-dığı halde
although
ile beraber
although
bununla birlikte
although
halde

Onunla gerçekte tanışmadığımız halde Mary hakkında çok şey biliyorum. - Although I know a lot about Mary, I haven't actually met her.

Bitkin olduğum halde, işe devam ettim. - Although I was exhausted, I continued to work.

while
esnasında

Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın. - Please do not talk to the driver while he's driving.

while
-e karşın
while
-e rağmen
while
hazır

Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı. - Tom set the table for dinner while Mary cooked.

Tom okul için hazırlık yaparken, ben de kahvaltımı bitirdim. - I finished eating breakfast while Tom was getting ready for school.

while
-mekle birlikte
while
(Bilgisayar) koşul
while
süresince
while
olmakla beraber
while
-diği halde
while
-ken
although
karamazdan
although
-e karşın
although
olmakla beraber
although
olmasına rağmen

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor. - Although the economy is weak, some companies are still making a profit.

Genç olmasına rağmen, çok dikkatlidir. - Although he is young, he is very careful.

although
her ne halde
while
süre

Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum. - I want to leave these packages for a while.

Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı. - For a while she did nothing but stare at me.

while
-iken
while
gelirken

Eve gelirken onunla karşılaştım. - I met him while I was coming home.

Limonlar karşılıksız bir aşk anlamına gelirken portakallar mutlu bir aşk anlamına gelir, - Oranges signify a happy love, while lemons - an unrequited one.

although
baçlaç gerçi
although
conj. karşın
although
(bağlaç) karşın, ise de, rağmen, olduğu halde, gerçi
while
while boşa geçir
while
kadar

Bir öğrenciyken okuyabildiğin kadar çok kitap oku. - Read as many books as you can while you are a student.

Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk. - We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.

while
iken, -ken: While he was in Antalya, Hülya stayed with her mother. O Antalya'dayken Hülya annesinde kaldı. Every morning while running
while
bağ

Araba sürerken emniyet kemerini bağla. - Fasten your seat belt while driving.

Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi. - We were cut off while talking on the telephone.

while
bazen

Bazen yeni şeyleri denemek iyidir. - It's good to try new things once in a while.

while
kısa süre

Tom kısa sürede ziyaret edecek. - Tom is coming over in a little while.

Kısa süre içinde seni aramadığım için üzgünüm. - I'm sorry I haven't called you in a while.

while
{i} müddet, süre: She listened to them for a while, but then she got bored. Onları bir müddet dinledi, fakat sonra sıkılmaya başladı. You've
while
ara sıra

Ara sıra sinemaya giderim. - I go to the movies once in a while.

Ara sıra ondan haber alırım. - I hear from him once in a while.

while
away geçirmek
while
be worth while zahmetine değmek
while
the while o esnada
while
between whiles zaman zaman
while
vakit

Bu gerçekten biraz vakit alacak. - It's just going to take a while.

Beklerken, dergi okuyarak vakit geçirdi. - She killed time reading a magazine while she waited.

İngilizce - İngilizce
to-whiles
A while.
space
while
To pass time idly
while
although

This case, while interesting, is a bit frustrating.

while
A certain duration of time, a period of time

He lectured for quite a long while.

while
until

I'll wait while you've finished painting.

while
conj. during, at the same time as; as long as; despite; if
while
{n} time, a space of time
while
{v} to loiter
while
{a} as long, as long as
While
whilst
While
whiles
While
whilom
while
Until; till
while
a period of indeterminate length (usually short) marked by some action or condition; "he was here for a little while"; "I need to rest for a piece"; "a spell of good weather"; "a patch of bad weather"
while
That which requires time; labor; pains
while
Space of time, or continued duration, esp
while
During the same time that
while
To cause to pass away pleasantly or without irksomeness or disgust; to spend or pass; usually followed by away
while
when short; a time; as, one while we thought him innocent
while
During the time that; as long as; whilst; at the same time that; as, while I write, you sleep
while
C++ keyword used to declare an iteration statement
while
{i} time; period of time; short time; few moments; effort
while
{e} until (Archaic)
while
avoid using while to mean although or whereas It means at the same time that
while
A Java(TM) programming language keyword used to declare a loop that iterates a block of statements The loop`s exit condition is specified as part of the while statement
while
{f} spend time; pass time
while
Hence, under which circumstances; in which case; though; whereas
while.

    Heceleme

    while

    Videolar

    ... You can do it while you're making dinner. ...
    ... going to feel a little better while your body heals itself ...