what you must do when you can't afford your own court

listen to the pronunciation of what you must do when you can't afford your own court
İngilizce - Türkçe

what you must do when you can't afford your own court teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

let
izin vermek

Tom'un kazanmasına izin vermek zorunda kaldım. - I had to let Tom win.

Biraz temiz havanın girmesine izin vermek için pencereyi açtım. - I opened the window to let in some fresh air.

let
{i} engel

Bunun gelecekte tekrar olmasını engelleyebileceğimiz yollar hakkında konuşalım. - Let's talk about ways that we might prevent this from happening again in the future.

Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin. - Don't let this interfere with your studies.

let
koyvermek
let
gevşetmek
let
-malı
let
bırakmak

Tom Mary'nin elini bırakmak istemedi. - Tom never wanted to let go of Mary's hand.

Onu sıkıca tuttu ve hiç bırakmak istemedi. - She held him tightly and never wanted to let go.

let
İİ.(to/out ile) kiralamak
let
{f} dirmek
let
(İnşaat) müsade etmek
let
{f} kiraya verilmek
let
ii
let
kinglet kralcık
let
{f} vermek

Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi. - Tom didn't intend to let Mary kiss him.

Kimin birinci olduğuna karar vermek için kura çekelim. - Let's draw lots to decide who goes first.

let
(fiil) bırakmak, izin vermek, meydan vermek, ses çıkarmamak, kiraya vermek, vermek, ihale etmek, kiraya verilmek, dirmek, dürmek
let
in ile geçmesine
let
eski

Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım. - I got a letter from an old friend yesterday.

Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim. - Let's eat in the park like we used to.

let
gitmesine veya gelmesine müsaade etmek
let
{f} ihale etmek
let
bırak olsun
let
(isim) kiraya verme, kiraya verilmiş mülk, let, teniste yeniden servis atma nedeni, engel
İngilizce - İngilizce
let
what you must do when you can't afford your own court

    Heceleme

    what you must do when you can't af·ford your own Court

    Türkçe nasıl söylenir

    hwʌt yu mʌst du hwen yu känt ıfôrd yôr ōn kôrt

    Telaffuz

    /ˈhwət ˈyo͞o ˈməst ˈdo͞o ˈhwen ˈyo͞o ˈkant əˈfôrd ˈyôr ˈōn ˈkôrt/ /ˈhwʌt ˈjuː ˈmʌst ˈduː ˈhwɛn ˈjuː ˈkænt əˈfɔːrd ˈjɔːr ˈoʊn ˈkɔːrt/