I am very against the legalisation of drugs - Uyuşturucuların yasalaşmasına tümüyle karşıyım.
We got very drunk. - Zilzurna sarhoş olduk.
You are the very definition of love - Sen aşkın ta kendisisin.
Bunlar çok eski kitaplar.
- These are very old books.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.
- Between you and me, Tom's idea doesn't appeal to me very much.
Bir köpek çok aç olduğu zaman, yemeğini bir çırpıda bitirir.
- When a dog is very hungry, it devours its food.
Köpeklere çok düşkündür.
- She is very fond of dogs.
He left his last job for very this reason - İşinde tam bu yüzden ayrıldı.
Tam sonuna kadar vazgeçme.
- Never give up till the very end.
O, tam çalma anında tespit edildi.
- He was detected in the very act of stealing.
Marcus had scratched a door; the very one I had just entered moments ago, with a pen that had run out of ink - Marcus birkaç dakika önce girmiş olduğum aynı kapıyı mürekkebi tükenmiş bir kalemle çizdi.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.
Tom'un yaptığı çok emniyetli olmayan tek şey her Web sitesi için aynı şifreyi kullanmasıdır.
- One thing Tom does that isn't very safe is that he uses the same password for every website.
Those were his very last words - Bunlar onun en son sözleriydi.
This is the very proof of God's grace - Bu Tanrı'nın lütfunun kati kanıtıdır.
Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
- Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
Seri katillerin çoğu, çocukluklarında şiddete maruz kalmışlardır, ama çocukluklarında şiddete maruz kalan çok az insan, sonradan seri katil olmuştur.
- Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.
Makyajsızken bile çok hoş.
- Even without makeup, she's very cute.
Mayısta bile hava çok soğuk.
- It's even very cold in May.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
- That very tune reminded me of my adolescence.