Mücadele devam ediyor!
- Der Kampf geht weiter!
Her yeni gün hayatın yeni başlangıcı olmalı. Kafayı kaldır! Önüne bak! Hayat devam ediyor çünkü her yaşam sonsuzluğun başlangıcıdır .
- Jeder Tag sollte der Anfang eines neuen Lebens sein. Kopf hoch! Schau nach vorne! Das Leben geht weiter, denn jedes Leben ist der Anfang einer Ewigkeit.
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.
- I saw her walking along the kerb.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Kalabalık ile birlikte gidin.
- Go along with the crowd.
Tom ve Mary çok tartışırlar ama yine de birlikte oldukça iyi geçinirler.
- Tom and Mary argue a lot, but they still get along quite well together.
Yanında okuyacak bir şey getir.
- Bring along something to read.
Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
- After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
They don't realize that they're being used as pawns to obtain a wider political objective.
- Sie machen sich nicht bewusst, dass sie als Bauern geopfert werden sollen, um ein weiterreichendes politisches Ziel zu erlangen.
My horizons are broader than your pupils after cannabis consumption!
- Mein Horizont ist weiter als deine Pupillen nach dem Cannabiskonsum!
She brought apples, oranges, and so on.
- Sie hat Äpfel, Orangen und so weiter mitgebracht.
He can play the piano, the flute, the guitar, and so on.
- Er kann Klavier, Querflöte, Gitarre und so weiter spielen.