İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
Zzengin veya fakir her ulusun kendi güçlü ve zayıf yönleri vardır.
- Every nation, rich or poor, has its strengths and weaknesses.
Cılız ve narin bir çocuktu.
- He was a weak and delicate child.
Çocukluğunda oldukça cılızdı.
- He was quite weak in his childhood.
Dizlerimde halsizlik hissettim.
- I felt weak in the knees.
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
- I feel a little weak today.
Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.
- Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.
Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- We were in a state of incredible weakness.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
O,İngilizcede zayıftır.
- He is weak in English.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Tüm zayıflıklara saygı göstermelisin ve kendini onların savunucusu tayin etmelisin.
- Thou shalt respect all weaknesses, and shalt constitute thyself the defender of them.
Onların zayıflıkları nedir?
- What are their weaknesses?
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
- Ann has a weakness for chocolate.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
- They said he had a weak form of smallpox.
Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
- The sickness has weakened your organism.
This place is weak.
We were served stale bread and weak tea.
His inability to speak in front of an audience was his weakness.
She is an athlete who has a weakness for chocolate.
In a small number of horses, muscle weakness may progress to paralysis.