O sağlıklı bir yaşam tarzına sahiptir.
- She has a healthy lifestyle.
Yaşam tarzınıza dikkatle bir göz atın.
- Take a fresh look at your lifestyle.
Leyla kırsal yaşam biçimini seviyordu.
- Layla loved the country lifestyle.
Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
- Their lifestyle is different from ours.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Yaşam tarzını değiştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
- I think he needs to alter his lifestyle.