waste teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- <span class="word-self">wastespan>
- israf etmek
Tom tartışarak zaman israf etmek istemediğini söyledi.
- Tom said he didn't want to waste time arguing.
Zamanımı israf etmekten nefret ederim.
- I hate to waste my time.
- wasteful
- savurgan
Savurgan harcamayı kesmemiz gerekiyor.
- We need to cut wasteful spending.
O, savurgan olmanın olumsuz sonuçlarını anladı.
- He understood the negative outcomes of being wasteful.
- <span class="word-self">wastespan>
- israf
Zamanını israf etmemelisin.
- You should not waste your time.
Zaman israf etmeyelim.
- Let's not waste time.
- <span class="word-self">wastespan>
- atık
Bir başka ilginç enerji kaynağı radyoaktif atık malzemeden elde edilen ısıdır.
- Another interesting source of energy is the heat that can be recovered from radioactive waste material.
Bu nehir, fabrika atıkları ile kirlenmiş.
- This river is polluted with factory waste.
- wasteful
- müsrif
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} boşa harcamak
Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.
- Tom didn't want to waste any more time calculating how much time had been wasted.
Onu boşa harcamak bir günah olacaktı.
- It would be a sin to waste it.
- <span class="word-self">wastespan>
- {i} sarfiyat
- <span class="word-self">wastespan>
- çöp
Ülkede her gün tonlarca çöp üretilir.
- Tons of waste are produced every day in the country.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
- There was a strange, foul-smelling brown liquid in the waste basket.
- wasteful
- {s} zarar veren
- wasteful
- {s} savurgan, tutumsuz; boşuna ziyan eden, ziyankâr
- wastefulness
- {i} tutumsuzluk
- wasting
- boşa harcama
- wasting
- aşırı zayıflatan
- wast
- (İnşaat) engin
- <span class="word-self">wastespan>
- iyi kullanmamak
- <span class="word-self">wastespan>
- pasa
- <span class="word-self">wastespan>
- çöl
- <span class="word-self">wastespan>
- boşa giden
- <span class="word-self">wastespan>
- ziyan olan
- <span class="word-self">wastespan>
- viraneye çevirmek
- <span class="word-self">wastespan>
- ziyan etme
Zamanını ve paranı ziyan etme.
- Don't waste your time and money.
Hayatınızı anlamsız şeylerle ziyan etmeyin.
- Don't waste your life on meaningless things.
- <span class="word-self">wastespan>
- ziyan etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- saçıp savurmak
- <span class="word-self">wastespan>
- boş ve işlenmemiş arazi
- <span class="word-self">wastespan>
- har vurup harman savurmak
- <span class="word-self">wastespan>
- (Ticaret) kayıp
- <span class="word-self">wastespan>
- atılacak (kağıt)
- <span class="word-self">wastespan>
- havaya savurmak
- <span class="word-self">wastespan>
- virane
- <span class="word-self">wastespan>
- atıklar
Nehir, evlerin ve fabrikaların atıkları tarafından kirlendi.
- The river is polluted by waste from houses and factories.
Amerika'nın radyoaktif atıkları terör saldırılarının hedefi olabilir.
- America's radioactive waste may be targeted in terrorist attacks.
- <span class="word-self">wastespan>
- aşındırmak
- <span class="word-self">wastespan>
- kullanılmayan arazi
- <span class="word-self">wastespan>
- atık madde
- <span class="word-self">wastespan>
- harabe
- <span class="word-self">wastespan>
- ziyan
Zamanını ve paranı ziyan etme.
- Don't waste your time and money.
Hayatınızı anlamsız şeylerle ziyan etmeyin.
- Don't waste your life on meaningless things.
- <span class="word-self">wastespan>
- telef etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- heder etme
- <span class="word-self">wastespan>
- heder etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- artık madde
- <span class="word-self">wastespan>
- (Ticaret) kırpıntı
- wasted
- heba olmuş
- wasted
- heba olmak
- wasted
- çarçur edilmiş
- wasted
- ziyan edilmiş
- wasted
- boşa harcanmış
Kahkaha olmayan bir gün, boşa harcanmış bir gündür.
- A day without laughter is a day wasted.
Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
- By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
- wasted
- heder olmak
- wasted
- yitmek
- wasteful
- ziyankarlık
- wasteful
- tutumsuz
- wastefulness
- özgür yaşam
- wastes
- çöp
- wastes
- artık
- wastes
- kırpıntı
- wasting
- harcayarak
- wasting
- harap eden
- wasting
- tükenen
- <span class="word-self">wastespan>
- güçten düşürmek
- <span class="word-self">wastespan>
- çarçur etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- kıraç
- <span class="word-self">wastespan>
- işe yaramaz
- <span class="word-self">wastespan>
- kullanılmayan
- <span class="word-self">wastespan>
- artık
Artık birbirimizin zamanını boşa harcamayalım.
- Let's not waste any more of each other's time.
Artık daha fazla zaman harcamayı göze alamam.
- I can't afford to waste any more time.
- <span class="word-self">wastespan>
- boş
Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
- Tom regretted having wasted a great deal of his life.
Genç insanlar, boşa zaman harcamaya eğilimlidir.
- Young people are apt to waste time.
- <span class="word-self">wastespan>
- zayıflamak
- <span class="word-self">wastespan>
- savurganlık
- <span class="word-self">wastespan>
- zayıflatmak
- <span class="word-self">wastespan>
- güçten düşmek
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} boşa harca
McClellan zamanı boşa harcamadı.
- McClellan wasted no time.
Bu şekilde, çok fazla zamanı boşa harcarız.
- In this way, we waste a lot of time.
- <span class="word-self">wastespan>
- çorak
- wasted
- {f} boşa harca
İnsanlara Lise yıllarında en çok pişman olduğunuz şey nedir? diye sorduğumda, hemen hemen hepsi aynı şeyi söylerler: Zamanımızın çoğunu boşa harcadık.
- When I ask people what they regret most about high school, they nearly all say the same thing: that they wasted so much time.
McClellan zamanı boşa harcamadı.
- McClellan wasted no time.
- wasting
- {i} boşa harcama
Lütfen zamanımızı boşa harcamaktan vazgeç.
- Please stop wasting our time.
Zamanı boşa harcamayı bırakalım ve bu işe devam edelim.
- Let's stop wasting time and get on with this work.
- wasting
- {f} boşa harca
Zamanı boşa harcamanı uygun bulmuyorum.
- I don't approve of your wasting time.
Tom Mary'ye zamanını boşa harcadığını söyledi.
- Tom told Mary that she was wasting her time.
- To <span class="word-self">wastespan>
- telef etmek
- a <span class="word-self">wastespan>
- bir atık
- wast
- idin
- <span class="word-self">wastespan>
- öldürmek
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} israf et
Tom fazla zaman israf etmedi.
- Tom didn't waste much time.
Zamanını israf etmemelisin.
- You should not waste your time.
- <span class="word-self">wastespan> s
- kaybı
- wasted
- (deyim) 1. Uyuşturucu madde etkisi altında 2. Kötü şekilde yaralanmış*
- wasting
- boşa harcayarak
- wasting
- israf
O, onun elektriği israf ettiğini düşündü.
- She thought that he was wasting electricity.
Benim zamanımı israf ettiğimi düşünüyor musunuz?
- Do you think I'm wasting my time?
- to <span class="word-self">wastespan>
- araya vermek
- to <span class="word-self">wastespan>
- heder etmek
- to <span class="word-self">wastespan>
- boşuna harcamak
- to <span class="word-self">wastespan>
- havaya savurmak
- <span class="word-self">wastespan>
- değerlendirmeme
- <span class="word-self">wastespan>
- ifraz edilmiş
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} aşınmak
- <span class="word-self">wastespan>
- bedenden çıkarılmış
- <span class="word-self">wastespan>
- iyi kullanmama
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} boşa harcanan
- <span class="word-self">wastespan>
- {i} değer kaybı
- <span class="word-self">wastespan>
- {i} ekilmemiş toprak
- <span class="word-self">wastespan>
- çarçur
Bütün parasını kıyafetlerde çarçur eder.
- She wastes all her money on clothing.
Tüm parasını kıyafetlere çarçur ediyor.
- She wastes all of her money on clothes.
- <span class="word-self">wastespan>
- {i} boşa harcama
Zamanını ve paranı boşa harcama.
- Don't waste your time and money.
Zamanı boşa harcamamak için acele edelim.
- Let's hurry so as not to waste time.
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} harap etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- terkedilmiş
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} kullanılmış, atılacak (kâğıt)
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} aşırı zayıflamak
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} heba etmek
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} sıkıcı
O, akşamı sıkıcı ve ilgi çekmeyen, kısaca, bir zaman kaybı buldu.
- She found the evening boring and uninteresting, in short, a waste of time.
- <span class="word-self">wastespan>
- heder
Tom tamamen heder olmuş.
- Tom was totally wasted.
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} öldürmek [amer.]
- <span class="word-self">wastespan>
- metruk arazi
- <span class="word-self">wastespan>
- {i} 1. ziyan etme, heder etme; ziyan, heder
- <span class="word-self">wastespan>
- beyaban
- <span class="word-self">wastespan>
- hali
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} kasvetli
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} ıssız
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} viran, harap
- <span class="word-self">wastespan>
- ıssı
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} tüketmek
- <span class="word-self">wastespan>
- atık,v.israf et: n.atık
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} boşa geçirmek
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} kullanılmış
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} tükenmek
- <span class="word-self">wastespan>
- {s} ekilmemiş
- <span class="word-self">wastespan>
- {f} harcamak
Tom tepki vererek zamanı boşa harcamak istemedi.
- Tom didn't waste time responding.
Ömrümün en iyi yıllarını senin için harcamak istemiyorum..
- I do not want to waste the best years of my life for you.
- <span class="word-self">wastespan>
- yeterinden fazla
- <span class="word-self">wastespan>
- (Tekstil) artık, döküntü, telef
- <span class="word-self">wastespan>
- boş arazi
- <span class="word-self">wastespan>
- döküntü
- <span class="word-self">wastespan>
- harap
- wasted
- {s} (hastalıktan/açlıktan) eriyip bitmiş
- wasted
- boşa harca
- wasted
- {s} ziyan edilmiş, heba olmuş, boşa gitmiş; israf edilmiş, çarçur edilmiş
- wasteful
- wastefulnessisraf
- wasteful
- boş yere ziyan eden
- wasteful
- wastefully israf ederek
- wastefulness
- {i} savurganlık
- wastefulness
- [n] israf
- wastefulness
- {i} israf
- wastefulness
- {i} müsriflik
- wasting
- {s} mahveden
- wasting
- (Tıp) Cılızlık, zayıflık, hareketlerde isteksizlik