Tom son derece ihtiyatlı.
- Tom is extremely cautious.
Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- We weren't cautious enough.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
- We're just being cautious.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.