Çocuk kasabayı geziniyordu.
- The boy was wandering about the town.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.
- I had some free time, so I wandered around town.
... after wandering the Earth for more than 1 00,000 years, ...
... spend a whole day with my team, wandering around and ...