vur

listen to the pronunciation of vur
Türkçe - İngilizce
struck

The boxer struck his opponent hard. - Boksör rakibine sert vurdu.

Tom struck the wall with his fist. - Tom yumruğu ile duvara vurdu.

{f} shot

The policeman was off duty when he was shot to death. - Polis vurularak öldürüldüğünde izinliydi.

The man shot three birds with a gun. - Adam bir silahla üç kuşu vurdu.

{f} smitten

Dan was immediately smitten with Linda. - Dan hemen Linda'ya vuruldu.

He was smitten with your mother. - O senin annene vurulmuş.

{f} pounding

The manager reprimanded the man by pounding on the table. - Müdür masaya vurarak adamı azarladı.

Tom started pounding on the door. - Tom kapıya vurmaya başladı.

{f} slap
{f} hit

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs. - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.

An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami. - Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu.

{f} beating

I saw him beating the animal. - Onun hayvana vurduğunu gördüm.

The rain is beating against the windows. - Yağmur pencerelere vuruyor.

{f} batting

He has a high batting average. - Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.

{f} flick
{f} knock

Tom knocked him down. - Tom ona vurup yere yıktı.

I heard a knock at the door. - Kapıda bir vurma sesi duydum.

{f} thwack
{f} striking

It was a bright cold day in April, and the clocks were striking thirteen. - Nisanda aydınlık soğuk bir gündü ve saat on üçü vuruyordu.

{f} clout
{f} smote
{f} swipe
{f} beaten

I've never beaten Tom. - Ben hiç Tom'a vurmadım.

Have you ever beaten your dog? - Hiç köpeğine vurdun mu?

{f} thump
{f} hitting

Ow! Yukiko! That hurts! Quit hitting me with your fists! - Ooo! Yukiko! O acıtıyor! Bana yumruklarınla vurmaktan vazgeç!

I saw Tom hitting Mary. - Tom'un Mary'ye vurduğunu gördüm.

{f} sock
whacked

Tom whacked the dog with his cane. - Tom bastonu ile köpeğe vurdu.

whacking
battering
{f} beat

The rain beats against the window pane. - Yağmur pencere camına vuruyor.

Why did your father beat you? - Neden baban sana vurdu?

vur kaç
hit-and-run
Vur abalıya
Hit a man when he's down
vur kaç taktiği uygulayan
tip and run
vur kaç taktiği uygulayan gerilla
tip and run raider
vur patlasın çal oynasın eğlenmek
to live it up, to have a wild time
Ağzına vur lokmasını al
He can't say boo to a goose
hangi taş pekse/katıysa, başını ona vur
(Konuşma Dili) 1. Nothing can be done to help you; and if you don't believe me, go ask my boss. 2. You're to blame for the mess you're in, so don't come crying to me! Seni/Sizi
kafasına vur, ekmeğini elinden al
(Konuşma Dili) He is so meek you can walk all over him