Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.
- The company appealed for people to take voluntary resignation.
Bu örgüt tamamen gönüllü bağışlara dayanmaktadır.
- This organization relies entirely on voluntary donations.
Bağışlar isteğe bağlıdır.
- Donations are voluntary.
Tom itirafı kendi isteğiyle imzalamadı.
- Tom didn't sign the confession voluntarily.
O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
- He voluntarily helped his mum clean.
Tom onu gönüllü olarak yaptı.
- Tom did it voluntarily.
Ben gönüllü olarak askere yazıldım.
- I enlisted voluntarily.
O, gönüllü olarak annesinin temizlik yapmasına yardımcı oldu.
- He voluntarily helped his mum clean.
... the swiftest, voluntary change in reproduction in human history. Around 1950 the average ...