volatile. teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- explosive
- patlayıcı
Tom köprünün ortasına yakın üç patlayıcı bıraktı.
- Tom planted some explosives near the middle of the bridge.
Güvenlik ekibi arabada patlayıcı kontrolü yaptı.
- The security team checked the car for explosives.
- volatile
- (Mühendislik) uçucu
- changeable
- {s} değişken
Hava, dağlık bölgelerde diğer bölgelerden daha değişkendir.
- The weather is more changeable in mountain regions than in any other district.
Burada iklim değişkendir.
- The weather is changeable here.
- volatile
- değişken
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
Jeopolitik durum çok değişkendir.
- The geopolitical situation is very volatile.
- volatile
- {s} geçici
Şöhretler gelip geçici. Sadakatler değişken. Yönetim ekipleri gittikçe elemanlarından daha kopuk.
- Reputations are volatile. Loyalties are fickle. Management teams are increasingly disconnected from their staff.
Durum son derece geçici.
- The situation is extremely volatile.
- explosive
- patlayarak
- explosive
- (Askeri) tahrip maddesi
- volatile
- (Tıp) volatil
- volatile
- uçan
- volatile
- hoppa
- volatile
- istikrarsız
Pazar çok istikrarsız.
- The market is very volatile.
- volatile
- gaza dönüşebilen
- volatile
- maymun iştahlı
- volatile
- (sıvı) uçucu
- explosive
- (Askeri) İNFİLAK MADDESİ, PATLAYICI MADDE, TAHRİP MADDESİ, TAHRİP CEPHANESİ: Hararet, sadme, sürtünme veya diğer bir tesire maruz kaldığı zaman, süratle kimyasal bir değişmeye tabi olarak, tamamen veya kısmen, eski durumdan çok daha hacimli ve müstekar gazlar meydana getiren madde. İnfilak maddeleri, kimyasal değişme hızına göre, (high explosive) ve (heavy explosive) olmak üzere ikiye ayrılır
- volatile
- kısa süreli
- volatile
- (Borsa) değişkenlik
- volatile
- {f} uçucu ol
- changeable
- {s} kararsız
- changeable
- {s} değişebilir
- changeable
- {s} dönek
- changeable
- {s} değiştirilebilir
- changeable
- {s} istikrarsız
- changeable
- (Tekstil) yanardöner, janjan
- changeable
- (Tıp) Bir kararda durmayan, değişebilir, değişken
- changeable
- {s} şanjanlı, yanardöner
- explosive
- infilak maddesi
- explosive
- high explosive yüksek patlamalı madde
- explosive
- (sıfat) patlayıcı, patlamaya ait, patlamaya hazır, çileden çıkaran, tartışmalı
- explosive
- {i} patlayıcı madde
Patlayıcı madde imha ünitesi patlamamış bombayı güvenli bir şekilde imha etti.
- The explosive ordnance disposal unit safely disposed of the unexploded bomb.
- volatile
- uçar
- volatile
- {s} buharlaşan
- volatile
- {s} patlamaya hazır (durum)
- volatile
- hafif meşrep
- volatile
- buharlaşabilen
- volatile
- {s} dönek
- volatile
- uçucu,v.uçucu ol: adj.oynak
- volatile
- {s} gelgeç
- volatile
- oynak
Şu anki jeopolitik durum çok oynaktır.
- The current geopolitical situation is very volatile.
Sami, Leyla'yı hayli oynak bir kişi olarak tanımladı.
- Sami described Layla as a someone who was highly volatile.
- volatile
- {s} uçucu (madde)
- volatile
- {s} havai, değişken; istikrarsız; çabuk etkilenip aniden değişebilen
- volatile
- volatility buharlaşabilme
- volatile
- uçarı/uçucu
- volatile
- gaz haline gelir
- volatile
- {s} havai
- volatile
- (Tıp) Uçar, gaz haline gelir, çabucak tebahhur eder