Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
Leyla, Sami'nin hayati organlarını kontrol etti.
- Layla checked Sami's vitals.
O görev için çok önemlidir.
- She's vital to the mission.
2.30'a kadar Tom Jackson'ın ofisine gitmemiz kesinlikle çok önemlidir.
- It's absolutely vital that we get to Tom Jackson's office by 2:30.
Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
Egzersiz, bir köpek için hayatidir.
- Exercise is vital for a dog.
Bu hayati önem taşıyan bir konu.
- It's a matter of vital importance.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Stap my vitals Neal cried, and I knew he was quoting Otway.
The sun’s vital radiation.
The transition to farming was vital for the creation of civilisation.
The brain is a vital organ.
It is vital that you don't forget to do your homework.