Fizik öğretmenimi hiç bu kadar korkmuş görmemiştim. - Nunca había visto a mi profesor de física tan asustado.
Fizik öğretmenimi hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.
Nunca había visto a mi profesor de física tan asustado.
Tom Mary'yi hiç bu kadar mutlu görmemişti. - Tom no había visto nunca a Mary tan feliz.
Tom Mary'yi hiç bu kadar mutlu görmemişti.
Tom no había visto nunca a Mary tan feliz.