O, o ziyaretlerden zevk aldı.
- He enjoyed those visits.
Leyla düzenli ziyaretlerinden biri için Sami'nin evine geldi.
- Layla arrived at Sami's house for one of her regular visits.
Beni bazen ziyaret eder.
- He sometimes visits me.
Lucy ara sıra May'i ziyaret eder.
- Lucy sometimes visits May.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
- The President of France visited Okinawa.
Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit Korea.
Ben, Machu Picchu harabelerini ziyaret etmek isterim.
- I want to visit the ruins of Machu Picchu.
Kız arkadaşımı ziyarete gitmek için bazen otobüse binerim.
- Sometimes I take a bus to visit my girlfriend.
Tom, Kuzey Kutbu'nda Santa Claus'u ziyarete gitmek istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to go visit Santa Claus at the North Pole.
Şirketimize ziyarette bulunmak için zaman ayırdığınız için size teşekkürler.
- Thank you for taking the time out to pay a visit to our company.
Eğer Kyosuke ziyaret etmeye gelirse, ona içeride olmadığımı söyle. Artık onu görmek istemiyorum.
- If Kyosuke comes to visit, tell him I'm not in. I don't want to see him anymore.
Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit the Amazon forest just to see Native Americans.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I didn't visit the headquarters of Twitter.
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
- The last time I went to China, I visited Shanghai.
Tom'un bir ziyaret için uğramak isteyip istemediğini göreceğiz.
- I'll see if Tom wants to come over for a visit.
Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.
- He visited with her over a cup of coffee.
Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
- Sami chatted to the visitors.
I'm just visiting for the day.