Kore'yi ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit Korea.
Ben, bir gün ülkenizi ziyaret etmek istiyorum.
- I'd like to visit your country someday.
Fransa Başkanı, Okinawa'yı ziyaret etti.
- The President of France visited Okinawa.
Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
- Visitors to that town increase in number year by year.
Kız arkadaşımı ziyarete gitmek için bazen otobüse binerim.
- Sometimes I take a bus to visit my girlfriend.
Tom, Kuzey Kutbu'nda Santa Claus'u ziyarete gitmek istediğini söyledi.
- Tom said that he wanted to go visit Santa Claus at the North Pole.
Şirketimize ziyarette bulunmak için zaman ayırdığınız için size teşekkürler.
- Thank you for taking the time out to pay a visit to our company.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I didn't visit the headquarters of Twitter.
Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
- I haven't visited the headquarters of Twitter.
Tom'un bir ziyaret için uğramak isteyip istemediğini göreceğiz.
- I'll see if Tom wants to come over for a visit.
Sami ziyaretçilerle sohbet etti.
- Sami chatted to the visitors.
Bir fincan kahve içerken onunla sohbet etti.
- He visited with her over a cup of coffee.
Eğer Kyosuke ziyaret etmeye gelirse, ona içeride olmadığımı söyle. Artık onu görmek istemiyorum.
- If Kyosuke comes to visit, tell him I'm not in. I don't want to see him anymore.
Sadece yerli Amerikalıları görmek için Amazon ormanını ziyaret etmek istiyorum.
- I want to visit the Amazon forest just to see Native Americans.
Sami ziyaret günü için geldi.
- Sami arrived for his visitation day.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Fred'in annesiyle birlikte Kyoto'u ziyaret edişini hatırlıyorum.
- I remember Fred visiting Kyoto with his mother.
Ziyaret eden yazarın onuruna bir parti düzenlendi.
- A party was held in honor of the visiting writer.
Ziyaretler sadece randevuyladır.
- Visits by appointment only.
O, o ziyaretlerden zevk aldı.
- He enjoyed those visits.
Beni bazen ziyaret eder.
- He sometimes visits me.
Susie bazen babasının ofisini ziyaret eder.
- Susie sometimes visits her father's office.
Yarın doktoru ziyaret etmeliyim.
- I must pay a visit to the doctor tomorrow.
Ben doktoru ziyaret etmeliyim.
- I must pay a visit to the doctor.
Tom'u ziyaret etmek bir hataydı.
- Visiting Tom was a mistake.
Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
- I don't like visiting big cities.
I'm just visiting for the day.
Toni Morrison was on a flying visit to London last week, for a book signing.
... insist that next time I come and visit them. ...
... visit excellent introduction to discovering turkey ...