Köylüler ziyaretçilerine karşı nazikti.
- The villagers were kind to their visitors.
Birçok köylü askerler tarafından öldürüldü.
- A lot of villagers were killed by soldiers.
Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.
- Tony saw green fields and small, quiet villages.
Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
- She soon adjusted herself to village life.
Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
- In my village, there is a small, narrow footbridge over a brook.
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
- The volcanic eruption threatened the village.
Köylüler ölümden sonraki bir hayata inanıyorlar.
- The villagers believed in a life after death.
Köylülere yiyecek sağladılar.
- They supplied the villagers with food.