Bunlar çok eski kitaplar.
- These are very old books.
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
- I haven't a very good dictionary.
I am very against the legalisation of drugs - Uyuşturucuların yasalaşmasına tümüyle karşıyım.
We got very drunk. - Zilzurna sarhoş olduk.
Ben ırkçı değilim, ama ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.
- Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
- Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
Gerçekten çok mutluydum.
- I was really very happy.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Kötü! Çok kötü! Korkunç!
- It's bad! Very bad! Horrible!
Dünyanın dışı çok korkunçtur.
- The world outside is very scary.
You are the very definition of love - Sen aşkın ta kendisisin.
Tom'un pek çok arkadaşı yok.
- Tom doesn't have very many friends.
Yemek hakkında pek müşgülpesent değilim.
- I'm not very particular about food.
Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.
- Mac is my friend. He likes dogs very much.
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.
He left his last job for very this reason - İşinde tam bu yüzden ayrıldı.
Trafik çok yoğundu. Arabalar tampon tampona dizilmişti.
- The traffic was very heavy. The cars were lined up bumper to bumper.
Tam sonuna kadar vazgeçme.
- Never give up till the very end.
Marcus had scratched a door; the very one I had just entered moments ago, with a pen that had run out of ink - Marcus birkaç dakika önce girmiş olduğum aynı kapıyı mürekkebi tükenmiş bir kalemle çizdi.
Aynı hatayı tekrar yaptın.
- You have made the very same mistake again.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.
Those were his very last words - Bunlar onun en son sözleriydi.
This is the very proof of God's grace - Bu Tanrı'nın lütfunun kati kanıtıdır.
Seri katillerin çoğu, çocukluklarında şiddete maruz kalmışlardır, ama çocukluklarında şiddete maruz kalan çok az insan, sonradan seri katil olmuştur.
- Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.
Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
- Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
Mayısta bile burada hava çok soğuk olabilir.
- It can be very cold here even in May.
Kritik anlarda en güçlülerin bile zayıflara ihtiyacı vardır.
- In critical moments even the very powerful have need of the weakest.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
- That very tune reminded me of my adolescence.
Laura elbiseleri hakkında çok özel.
- Laura is very particular about her clothes.
O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
- You handled that particular problem very well.
You’re very tall.
That's the very tool that I need.
The very thought of defining this word is off-putting.
The very blood and bone of our grammar.
Tom is a mighty important figure in our town.
- Tom is a very important person in our town.
I was awfully confused by his question.
- I was very confused by his questions.
... In the very long term, I don't think you should have to think ...
... actually not very highly ranked. ...