Üç çeşit yalan vardır: yalanlar, lanetli yalanlar ve istatistikler.
- There are three kinds of lies: lies, damned lies and statistics
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Tokyo çok büyük bir şehirdir.
- Tokyo is a very big city.
I am very against the legalisation of drugs - Uyuşturucuların yasalaşmasına tümüyle karşıyım.
We got very drunk. - Zilzurna sarhoş olduk.
Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
- Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
O gerçekten çok zeki.
- He is very clever indeed.
Ben ırkçı değilim, ama ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.
- Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
- Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
O gün gerçekten çok korkunçtu.
- That day really was very scary.
Burada çok az mağaza var ve sinema da korkunç.
- There are very few shops and the cinema is awful.
You are the very definition of love - Sen aşkın ta kendisisin.
Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
Tom'un pek çok arkadaşı yok.
- Tom doesn't have very many friends.
Ben köpekleri çok severim.
- I like dogs very much.
Köpeklere çok düşkündür.
- She is very fond of dogs.
He left his last job for very this reason - İşinde tam bu yüzden ayrıldı.
O, tam çalma anında tespit edildi.
- He was detected in the very act of stealing.
Bu tam aradığım video.
- This is the very video I have been looking for.
Marcus had scratched a door; the very one I had just entered moments ago, with a pen that had run out of ink - Marcus birkaç dakika önce girmiş olduğum aynı kapıyı mürekkebi tükenmiş bir kalemle çizdi.
Avrupa'ya gitmek çok heyecan verici ama aynı zamanda korkutucu.
- Going to Europe is very exciting, but also scary.
O imkansız. Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün.
- That's impossible. I must disagree with you. It's very much possible.
Those were his very last words - Bunlar onun en son sözleriydi.
This is the very proof of God's grace - Bu Tanrı'nın lütfunun kati kanıtıdır.
Leyla ve Sami çok korkunç bir katil çiftiydi.
- Layla and Sami were a very gruesome couple of killers.
Seri katillerin çoğu, çocukluklarında şiddete maruz kalmışlardır, ama çocukluklarında şiddete maruz kalan çok az insan, sonradan seri katil olmuştur.
- Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.
O, makyaj yapmadığı zaman bile, o çok güzeldir.
- Even when she's not wearing makeup, she's very beautiful.
Mayısta bile burada hava çok soğuk olabilir.
- It can be very cold here even in May.
O salt melodi bana gençliğimi hatırlattı.
- That very tune reminded me of my adolescence.
Tom çok özel bir öğrenci.
- Tom is a very dedicated student.
Laura elbiseleri hakkında çok özel.
- Laura is very particular about her clothes.
That was a bally foolish thing to do, old chap!.
What's so damned important about a football game?.
I had a positively wonderful time.
You are truly silly.
Aunt Bessy's Easter ham is always lip-smacking good.
You rang me last night but it was bear late and I didn't answer.
That's a gert big sandwich.
I'm way tired.
We do not have all that much time to finish.
Aunt Bessy's Easter ham is always lip-smackingly good.
You’re very tall.
That's the very tool that I need.
The very thought of defining this word is off-putting.
The very blood and bone of our grammar.
Tom is a mighty important figure in our town.
- Tom is a very important person in our town.
I was awfully confused by his question.
- I was very confused by his questions.
... We're very fortunate today to be joined by several of our members ...
... with brief interruptions since the Soviet invasion. Um, so this is a very war-torn society ...