very busy with activity and confusion; feverish

listen to the pronunciation of very busy with activity and confusion; feverish
İngilizce - Türkçe

very busy with activity and confusion; feverish teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

hectic
{s} yoğun

Önümüzde yoğun bir hafta var. - We have a hectic week ahead of us.

Mary'nin yoğun bir programı var. - Mary has a hectic schedule.

hectic
veremli
hectic
{s} telaşlı

Günlük yaşam, yoğun, telaşlı ve bazen ezici olabilir. - The daily life can be busy, hectic and sometimes overwhelming.

O telaşlı bir hayat sürüyor. - He leads a hectic life.

hectic
(Tıp) hektik
hectic
heyecanlı

O biraz heyecanlıydı. - It was a little hectic.

Boston'daki o hafta oldukça heyecanlıydı. - That week in Boston was pretty hectic.

hectic
hareketli

Tom'un hareketli bir programı var. - Tom has a hectic schedule.

Bu şehir Manhattan kadar hareketlidir. - This city is as hectic as Manhattan.

hectic
(Tıp) Kronik iltihaplı hastalıklarda görülen intizamsız fiyevr şekli, hektik, veremli (kimse)
hectic
{s} ateşli
hectic
(Tıp) Verem nöbeti veya kızartısı
İngilizce - İngilizce
hectic

The city center is so hectic at 8 in the morning that I go to work an hour beforehand to avoid the crowds.

very busy with activity and confusion; feverish