Gökyüzünde görülen bir sürü yıldız vardı.
- There were a lot of stars seen in the sky.
O gün görülen bir dolunaydı.
- It was a full moon that was seen that day.
Tom, Mary'yle görülmek istemiyordu.
- Tom didn't want to be seen with Mary.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
- I had never seen a panda until I went to China.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Ben camı kırarken görüldüm.
- I was seen to break the window.